Tuesday, January 11, 2011

"Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir." Mustafa Kemal Atatürk

 

Kıssadan Hisse:

Üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. Biri Türk, biri Kürt, diğeri de Ermeni. Ermeni olan aynı zamanda papaz.

Hava çok sıcak, bir süre sonra yolda susuyorlar. Etrafta su yok, bağların arasından geçiyorlar, üzümlerin de olgun zamanı.

"İki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın" diye bir bağa giriyorlar. Bağın sahibi bir Türk, ama onu göremiyorlar. "Kaç paraysa veririz" diyerek yemeye başlıyorlar.

Bu sırada bağın sahibi yanlarına geliyor. Bakıyor ki üç kişi durmadan üzümlerini yiyor. Bu duruma fena bozuluyor, müthiş sinirleniyor, çünkü el emeği göz nuru ile oluşturduğu bağında yabancı üç kişi keyifle oturuyor.

Ama bir yanda da üç kişiyle de aynı anda başa çıkamayacağını düşünüyor. Üç yabancıyı dikkatlice süzüyor, birinin kıyafetinden Ermeni ve papaz olduğu belli. Diğerinin konuşmasından Kürt olduğunu anlıyor, üçüncüsü de Türk, belli zaten.

Dönüyor Ermeni'ye :

"Bak bu adam Türk, yesin malımı. Benim kanımdandır, helali hoş olsun; bu da Kürt'tür, yurt, din kardeşimdir, sen niye yiyorsun benim üzümü mü ulan ?" diye bağırıyor.

Bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen Türk ve Kürt'ün hoşuna gidiyor ve kenara çekiliyorlar. Adam, bu bahane ile papazı bir güzel döverek kıpırdayacak hal bırakmayıp, yere uzatıyor.

Sonra Kürt'e dönüp :

"Müslümansın tamam anladık da, niye sahipsiz bağa giriyorsun ? (Türk'ü işaret ederek) Bu adam benim kanımdan, yediyse afiyet olsun; çünkü o kardeşimdir..." deyip Kürt'ü de bir güzel döverek ve yere uzatıyor.

Bu durum da halen başı derde girmeyen Türk kenarda bekliyor. Bağcı, biraz dinlendikten sonra Türk'e dönüyor ve :

"Tamam anladık Türk'sün, aynı kandanız, aynı dindeniz ama sahibi olmadan başkasının bağına girilir mi ?" diyerek Türk'e de vurmaya başlıyor.

Türk yere yuvarlanıyor ve bakıyor ki Kürt arkadaşı hala kıvranıyor, ona dönerek :

"Azizim biz..., papazı hiç dövdürmeyecektik!"



Notlar:

(1) Hikaye anonim, Türkçeye uyarlama bana aittir. 'Ben böyle yazmamıştım bunu' diyen biri çıkacak olursa, değiştirilenler sadece dilbilgisi kurallarına uymayan kısımlardır, anlatımın orijinalliğine dokunulmamıştır.

(2) Başlıkta kullanılan ve Ulu Önder Atatürk'e ait olan söz ile 'Kıssadan Hisse' başlıklı yazı sonradan bir araya getirilmiştir.

(3) Kelime anlamları
Hodbin : Kibirli, bencil
Mağrur : Sadece kendiyle -yaptıkları ile- gurur duyan

No comments: