Monday, February 28, 2011

Bu kavga nasıl başladı?

Karımla yatakta "kim 500 milyon ister"i izliyorduk. .
Ona doğru dönüp dedim ki, "Sevişelim mi?" "Hayır," dedi.
Sonra ekledim, " son kararın mı?" Bana bakmadı bile, sadece ekledi "Evet."
O zaman dedim ki, "Öyleyse kendime uygun birisini bulayım."
İşte kavga böyle başladı!..



















Karıma dedim ki, "Doğum gününde nereye gitmemizi istersin?"
Yüzünün keyiften eridiğini görmek beni ihya etti!.
"Uzun zamandır gitmediğimiz bir yer olsun !" dedi.
O zaman önerdim, "Mutfağa ne dersin?"
Ve işte kavga böyle başladı!....

:)

Karıma 14.95'e bir kasa bira alalım, diyordum ki,
7.95'e bir kutu dondurma almasın mı?.
"Oysa bira ile bu gece, dondurmayla olduğundan daha çekici olurdun" demiş bulundum.
Ve işte kavga böyle başladı!....


Karım çıplak, yatak odasındaki aynada kendine bakıyordu.
Gördüğünden pek memnun kalmamıştı ki, bana dönüp, -"Korkunç görünüyorum; yaşlı, şişman ve çirkinim!!" dedi ve devam etti:
-"Hadi bana bir iltifat yap, buna ihtiyacım var!!.'
benim cevabım: "Gözlerin iyi görüyormuş !!."
Ve işte kavga böyle başladı!....



















Karımı restorana götürdüydüm.... Garson, her nasılsa, önce benim siparişi aldı.
"Ben ızgara bonfile alacağım, az-orta pişmiş lütfen."
"Deli danadan korkmazmısınız?" dedi,
"Hayır, dedim o kendi siparişini kendi verir!."
Ve işte kavga böyle başladı!....



















Mezunlar yemeğinde karımla masadayız, yandaki masada, sarhoş, elindeki kadehi çevirip duran kadına bakakalmışım.
Karım sordu, - 'Onu tanıyormusun?'
-'Evet,' dedim, 'Eski flörtüm. Duydum ki yıllar önce ayrıldığımızda içmeye başlamış, o zamandan beri kendisini ayık gören yokmuş"
'Hadi canım!' dedi karım, "amma uzun kutlamış!!'
Ve işte kavga böyle başladı!....























Emekli olduğumun ertesi, Sosyal Sigortalar'a gidip müracaatımı yapayım dedim.
Masadaki memure, yaşımı teyit etmek için ehliyetimi istedi.
Ceplerimi karıştırdım, cüzdanımı evde bırakmışım!.
Kadına dedim ki "Bir koşu eve gidip getirebilirim!".
"-Yok canım", dedi kadın , " Gömleğinizi açın lütfen!"... Düğmeleri açtığımda, kıvırcık, kırlaşmış göğüs
kıllarıma bakıp, "bu kır renk, benim için kanıt olarak yeterli!" dedi ve müracaatımı aldı.
Eve döndüğümde, başıma geleni karımla paylaştım.
"Pantolonunu da indireydin keşke!" dedi "maluliyet de bağlarlardı belki!"
Ve işte kavga böyle başladı!....





















Oturmuş TV de kanallar arası zaplarken, yanıma oturan karım sordu:
-"Ne varmış bakiim TV'de?"
'Toz.' dedim,
Ve işte kavga böyle başladı!....


















Karım, yaklaşmakta olan yıldönümümüz için çaktırmadan ayak yapıyordu ..
"Üç saniyede 0 dan, 100 ye çıkabilen bir nesne istiyorum" dedi,
Bir baskül aldım ona!.
Ve işte kavga böyle başladı!....
 
.
.
.

Nasıl Bakarsanız Öyle Görürsünüz!

Amerika’nın önemli üniversitelerinin birinde görev yapan Prof. Dr. Richard Adosen, sabah ilk dersinde öğrencilerine hasta ve bakımları hakkında bilgi veriyordu.

Konu bakıma muhtaç hastaların davranışlarına örnek vermeye geldiğinde, Richard onlara geceleri sürekli bağıran, birilerinin yardımı olmadan yemek yiyemeyen birinden bahsetmeye başladı.

Kimsenin yardımı olmadan yıkanamıyor, giyinemiyor, abuk subuk sesler çıkarıyor, sürekli bağırıyor, tuvalet ihtiyacını bile karşılayamıyor. 6 aydır onun yanındayım fakat bir kez mantıklı bir kelime söylediğini duymadım, ancak arasıra adı söylendiğinde gülümsüyor. Kıyafetleri sürekli akıttığı salyalarla dolu.

Böyle birine kim bakmak ister diye sordu, hiç bir öğrenci cevap bile vermeden tiksinen gözlerle ona baktılar.

En sonunda Richard onun bir resminin yanında olduğunu ve bunu öğrencilerine gösterebileceğini iletti. Sınıfın en başından sırayla herkes resme bakmaya başladı.

Bu, Richard’ın 6 aylık kızı Elizabett’ti.




Wednesday, February 16, 2011

Bir erkeğin en lezzetli yeri neresidir?

 
 
"Bir erkeğin en lezzetli yeri, başının etidir."

Milyonlarca kadın yanılıyor olamaz...

Friday, February 11, 2011

İnsanlık Tarihinin En Büyük Sansürü!

Merak kediyi öldürdü, tatmin diriltti.

İşte uzun yıllar boyunca süren ve gerçekte bu eserin orijinalliğini sorgulayan araştırma çalışmaları sırasında, insanlık tarihinin en büyük sansürlerinden biri ortaya çıkarıldı.


Bilim adamlarının, Michelangelo tarafından yapılan ve Vatikan'da Sistine Şapeli'nin tavanında bulunan "The Creation of Adam" (Adem'in yaratılışı) adlı fresk üzerinde, X-Ray ile yaptıkları inceleme, eserin ilk halinde bulunan bazı temaların Vatikan tarafindan sansürlenerek kapatıldığını ortaya koydu. Vatikan, araştırmanın arşivlerindeki belgelere dayanılmadan yapıldığı iddiası ile suskunluğunu korurken, adını açıklamayan üst düzey bir yetkili ise Michelangelo'nun kendileri tarafından hiç bir zaman tanınmadığını, yaptığı şeylerin bir eser olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, bu şeylerin olsa olsa hilkat garibesi ya da ucube olarak değerlendirilebileceğini, en kısa zamanda yok edilerek yerlerine yenilerinin yapılacağını açıkladı.

Bilim cephesinden yapılan açıklamalarda ise bu sansürden haberi olmayanların ivedilikle bilgilendirilmesi ve araştırmaların sansürlenmiş olabilecek diğer eserler üzerinde de yoğunlaştırılması gerektiği konuları üzerinde duruldu. Bununla birlikte o döneme ait tarih yazıtlarında bahsi geçen siyasi ve ticari ilişkilerin ortaya çıkarttığı kültürel mirasa dair yeni kanıtlarda, başka bir araştırmanın konusu olarak bir grup tarihçi ve bilim adamını, gerçeklerin keşfi için ümitlendirdi.

Aşağıda, eserin yıllardır sansürlenerek sunulmuş hali ve taramalar sonucunda ortaya çıkarılan orijinali görünmektedir.





:)

Wednesday, February 9, 2011

KORKARAK YAŞIYORSAN


Öyle bir hayat yaşadım ki;
Cenneti de gördüm... Cehennemi de...
Öyle bir aşk yaşadım ki;
Tutkuyu da gördüm.. Pes etmeyi de..

Bazıları seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım..
Öyle bir rol vermişler ki;
Okudum okudum anlamadım..


Kendi kendime konuştum bazen evimde..
Hem kızdım hem güldüm halime...
Sonra dedim ki "söz ver kendine"
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin...
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin...
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin...
Korkarak yaşıyorsan, yanlızca hayatı seyredersin!
 
 
ŞEBNEM FERAH

 

Güzel Söz

  
  
















Yüz'de ısrar etme, "Doksan da olur",

İnsan dediğinde, "Noksan da olur".

Sakın büyüklenme, "Elde neler var",

Bir ben varım deme, "Yoksan da olur".

Hatasız Dost Arayan, Dosttan da olur...

-Mevlana-