Monday, August 22, 2011

Söz yürekten çıkarsa yüreğe gider.

SEVGİNİN GÜCÜ

İkinci bebeği olacağını öğrenince çok sevindi. 3 yaşındaki oğlunu doğacak kardeşi için hazırlamaya başladı…

Bebeğin kız olacağı anlaşıldı. Oğlu annesinin karnındaki kardeşine her gün şarkı söyledi. Kardeşini daha görmeden bir sevgi bağı oluştu.

Zamanı geldi, doğum sancıları başladı. Fakat bir sorun vardı. Doktorlar çaresizdi. Bir sezaryen ameliyatı gerekiyordu.

Ameliyat çok zor geçti. Sonunda bebek doğdu. Bebeğin durumu ciddiydi.

Bebek, yoğun bakım ünitesine kaldırıldı. Günler geçtikçe küçük kızın durumu kötüye gidiyordu. Doktorlar üzgündü, çocuğun kurtulma ümidi yoktu. Bebekleri için evlerinde bir oda düzenlemişlerdi. Şimdi, cenaze için hazırlanıyorlardı.

Oğulları, kız kardeşini görebilmek için yalvarıyordu.

-Kardeşime şarkı söylemek istiyorum- diyordu.

Ama yoğun bakım ünitesine çocukların girmesi yasaktı.

Sonunda kadın kararını verdi. Bebeği nasıl olsa ölecekti. Çocuğunun kardeşini görmesini engellemeyecekti. Ne yapıp edip çocuğu içeri sokacaktı.

Oğluna, oldukça büyük gelen bir ziyaretçi giysisi giydirdi ve yoğun bakım ünitesine soktu. Çocuk yürüyen bir çamaşır torbası gibiydi. Başhemşire onun bir çocuk olduğunu fark etti.

-O çocuğu içeri sokamazsınız- diye uyardı.

Kadın başhemşireye dönerek bağırdı:

-Oğlum kız kardeşine şarkı söylemeden buradan çıkmayacak.

Oğlunu kız kardeşinin yatağına götürdü.

Küçük kız yaşam savaşını yitirmek üzereydi. Çocuk, bir süre kardeşinin yüzüne baktı. 3 yaşındaki bir çocuğun saf, temiz, pırıl pırıl sesiyle şu şarkıyı mırıldandı:

-Sen benim gün ışığımsın, tek gün ışığım, gökyüzü griyken beni mutlu edersin.

Küçük kız bu sesi tanıdı, aniden tepki verdi. Kalp atışları düzelmeye başladı. Annesi:

-Şarkıyı sürdür- dedi oğluna. Küçük çocuk devam etti:

-Seni ne çok sevdiğimi asla bilmeyeceksin, lütfen gün ışığını benden alma bebeğim.

Çocuk şarkıyı sürdürdükçe, bebek, kesik kesik nefes almasını hızlandırdı. Annesi, göz yaşları içinde:

-Devam et oğlum- dedi.

-Geçen gece uyurken rüyamda seni kollarıma aldığımı gördüm bebeğim.

Şimdi, onu içeri almak istemeyen hemşirenin yüzü de gözyaşları içindeydi.

Bütün hastane personeli, doktorlar başlarına toplanmıştı. Annesi de coşkuyla şarkıya katıldı.

-Seni ne çok sevdiğimi asla bilmeyeceksin bebeğim. Lütfen gün ışığını benden alma.

Anne, oğul şarkılarını sürdürdü. Ve küçük kız birkaç gün sonra iyileşti. Abisine, annesine, odasına kavuştu.

Sevdiğiniz insanlar için ümidinizi kesmeyin.
Sevgisiz, ümitsiz kalmayın.
Söz yürekten çıkarsa yüreğe gider. Dilden çıkarsa kulağı aşamaz.

Thursday, August 11, 2011

Bilgi Kirliliği

Sivri üslubu nedeniyle Neyzen Tevfik'e mal edilen 'Be Hey Dürzü' şiirinin kime ait olduğu tartışma yarattı. Mutlu Çelik, şiiri Atatürk düşmanlarına ithafen yazdığını söyledi.

Ankaralı çiçekçi Bülent Ulusoy hakkında 'Atatürk'e hakaret' suçlamasıyla dava açılmasına neden olan 'Be Hey Dürzü' başlıklı şiiri kimin yazdığı tartışma yarattı.

Ulusoy'un avukatı Tahsin Adak Zeyrek, müvekkiline yönelik suçlama nedeniyle mahkemeye sunduğu savunmada, şiirin hiciv ustası Neyzen Tevfik'e ait olduğunu belirterek, şairin Atatürk hayranlığını anlattı.

Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı Asayiş Şube Müdürü Mutlu Çelik ise şiirin kendisine ait olduğunu ve 1994 yılında yayınladığı 'Cevaben' adlı kitapta yer aldığını söyledi. Bu kitabı, TBMM'de Atatürk aleyhine konuşma yapan eski RP Milletvekili Hasan Mezarcı'ya ve Atatürk düşmanlarına ithafen yayınladığını belirten Çelik, Barış Partisi'nin şiiri Neyzen Tevfik imzasıyla poster ve kartpostal yaparak sattığını, bu tarihten itibaren şiirin Tevfik'e mal edildiğini kaydetti. Şiiri izinsiz kullandığı için Barış Partisi'ne dava açtığını ifade eden Mutlu Çelik, Ankara 5'inci Asliye Hukuk Mahkemesi'nden tedbir kararı aldığını vurguladı.

Şiirin Neyzen Tevfik'e değil kendisine ait olduğunu, açtığı internet sitesinde de dile getiren Mutlu Çelik, mahkemenin tedbir kararı ile şiirin asıl sahibinin tescil edildiğini bildirdi. 'Be Hey Dürzü' şiirinin Neyzen Tevfik'e ait olduğuna dair bugüne kadar çok sayıda yazı ile karşılaştığını anlatan Mutlu Çelik, Necati Doğru, Hikmet Çetinkaya ve Fatih Altaylı gibi yazarlar ile siyasetçi Ertuğrul Yalçınbayır'ın, yaptığı uyarı sonrasında hatalarını düzelttiğini sözlerine ekledi.

Neyzen Tevfik'in hayatını ve şiirlerini anlatan 'Çeşitli Yönleriyle Neyzen Tevfik' isimli kitabın yazarı araştırmacı Alpay Kabacalı, sivri üslubu nedeniyle bu tarzdaki dörtlüklerin daha önce de Neyzen Tevfik'e mal edildiğini hatırlattı. Kabacalı, 'Neyzen Tevfik hayattayken gazeteci Ahmet Emin Yalman'ı yeren bir dörtlük Neyzen Tevfik imzasıyla piyasaya çıkmıştı. Ama şair dörtlüğün kendisine ait olmadığını açıklamıştı' dedi.

Kabacalı, dördüncü baskısı yapılan kitabının son bölümünü de Neyzen Tevfik'e ait olmayan ama kendisine mal edilen dörtlüklere ve şiirlere ayırdığını anlattı. Neyzen Tevfik'in neredeyse tüm eserlerini inceleyen Kabacalı, 'Be Hey Dürzü' şiirinin, ünlü hiciv ustasına ait olmadığını belirtti.

Kabacalı, 'Daha önce de bu şiirin Neyzen Tevfik'e ait olduğu söylenmişti hatta bu konuda tartışmalar da yaşanmıştı. Ancak ben o zaman da bu şiirin Neyzen Tevfik'e ait olmadığını söylemiştim' dedi.

Şair Ataol Behramoğlu da şiirin Neyzen Tevfik'e ait olmadığını söyledi. Behramoğlu, şiirdeki üslubun Tevfik'e benzemediğini belirtti.

Konu olan şiir:

Cevaben

Ne işin varTanrı ile aramda
Sen kimsin ki orucumu sorarsın
Hakikaten gözün yoksa haramda
Baş açığa niye türban sorarsın.


Rakı, şarap içiyorsam sana ne
Yoksa sana bir zararım içerim,
İkimiz de gelsek kıldan köprüye
Ben dürüstsem, sarhoşken de geçerim.


Sakal, şalvar, gümüş, sarık iş değil
İbadetin reklamına sığınma
İnanç varsa inandığına eğil
Her tayinde bir camiye sığınma.


Esir iken mümkün müdür ibadet
Yatıp kalkıp Atatürk’e dua et
Senin gibi dürzülerin yüzünden
Dininden de soğuyacak bu millet.


İşgaldeki hali sakın unutma
Atatürk’e dil uzatma şerefsiz
Sen anandan yine çıkardın amma
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz.


Riyakarsın sakal gizlemez seni
Haram ile doldurmuşsun keseni
Dokunulmaz sanırsın sana amma,
Dokunursa bu millet ……… seni.


1994-Ankara
Mutlu Çelik


(Yukarıdaki açıklama; bir internet sitesi tarafından Akşam gazetesinin ilgili baskısını işaret etmektedir. Akşam gazetesinin arşivinde ise bu haber bulunamamıştır. Şiirin orijinali ise www.antoloji.com/mutlu-celik/siirleri/ sitesinden alıntıdır.)

Bugünlerde hoşuma giden diğer bir söz ise:
 

"Mey biter saki kalır, renk solar haki kalır, diploma insanın cehlini alsada, hamurunda varsa, eşşeklik baki kalır."

Yine interneti kullanarak yaptığım araştırmalarda bu sözün Fuzuli'ye atfedildiğini görüyorum. Oysaki yazının tarzı benzese de üslubu çok farklı. Kime ait olduğu tam olarak tespit edilene kadar bu söz 'Anonim' kalacak. :)

Internet'te bilgi kirliliği.
 

Wednesday, August 10, 2011

Ne güzel demiş;

Konuşmadan önce dinleyin, yazmadan önce düşünün, harcamadan önce kazanın, dua etmeden önce bağışlayın, incitmeden önce hissedin, nefret etmeden önce sevin, vazgeçmeden önce çabalayın, ölmeden önce yaşayın. Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun. Kendimi her zaman mutlu hissederim. Çünkü kimseden bir şey ummam. Hayat kısa, öyleyse hayatınızı sevin. Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin. Kendiniz için yaşayın.

Shakespeare

Hayat Görüşü

Gürültü, patırtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma. Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış.

Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun. Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma, içten ol; telaşsız, kısa ve açık seçik konuş.

Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü dünyada herkesin anlatacak bir öyküsü vardır.

Yalnız planların değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; hayattaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen, yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle sev ki, başarıların, bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın.

Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme. İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.

Aşka burun kıvırma sakın; onu küçümsersen sen de besinsiz kalırsın, küçülürsün. O yoğun sevgi çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçe gibidir. O bahçeye layık bir bahçıvan olabilmek için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.

Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakabileceğin en iyi miras dürüstlüktür.

Yılların geçmesine öfkelenme; geçliğine yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe.

Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme.

Rüzgarın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgara göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir.

Arasıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkansızdır. Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol.

Hatırlar mısın? Doğduğun zamanları; Sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu. Öyle bir ömür geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse.

Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Eninde sonunda bütün servetin sensin. Görmeye çalış ki, bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de insanoğlunun biricik güzel mekanıdır.

Tuesday, August 9, 2011

Yağ yakan yiyecekler/içecekler...

Az yağlı süt, az yağlı yoğurt ve peynir: Bunların ortak sırrı içerdikleri kalsiyumdur. Nutrition Reviews isimli dergide yer alan 90'dan fazla araştırmanın yeniden gözden geçirilmesiyle bol kalsiyum alımıyla iyileşen vücut niteliği arasında güçlü bir bağ bulundu.

Yulaf, arpa: Bunların sırrı ise liflerde yatıyor. American Journal of Clinical Nutrition isimli dergideki araştırmaya göre, akşam yemeğinde beyaz pirinç yerine büyük bir tabak lezzetli arpa ile göbeğinizdeki yağlardan kurtulabilirsiniz.

Yeşil çay: İçerdiği katesin metabolizmayı ve karaciğerin yaktığı yağ oranını hızlandırıyor. Bunun etkisinden yararlanmak için günde 4-6 bardak yeşil çay için ve her hafta en az 3 saat egzersiz yapın. (Bir yandan da günde bir bardaktan fazla içmeyin diyenler var)

Yumurta: Protein içeriği sayesinde yumurta, kilo vermenize yardımcı olur. Öncelikle vücudunuz proteinli yiyecekleri parçalamak için daha fazla enerji kullanıyor. Ayrıca protein kas kütlenizi tutmaya yardımcı oluyor, kaslarınız yağdan fazla kalori yakıyor. Sonuç olarak, protein sizi karbonhidratlardan daha fazla tok tutuyor.

Ceviz, badem: İçerdiği iyi yağlar, lif ve protein vücudun insülin direncini artırır, kilo vermeye yardımcı olur. Ceviz, en iyi omega-3 yağ asit kaynağından biridir. Badem ise kemik şekillenmesinde ekstra fayda sağlar.

Somon: Newcastle Üniversitesi'nde düzenlenen araştırmada, somon balığında bulunan omega-3 yağ asitlerinin yağ kütlesini azalttığı belirtildi. Diğer araştırmalar da, omega-3 yağ asitlerinin sizi tok tuttuğunu ve yağlı balık yedikten sonra 2 saat sonra daha tok hissettiğinizi gösteriyor. Haftada en az iki kez somon, uskumru, konserve ton balığı veya 'eğer bulabilirseniz' kuzey denizlerinde yaşayan Ringa balığı gibi diğer yağlı balıklardan tüketin.

Elma, Armut, dolmalık biber: Bu gıdaların içerdiği ve bitkisel gıdalarda bulunan doğal kimyasal olan flavonoidlerin yağ yakma etkisi bulunuyor. American Journal of Clinical Nutrition isimli dergide yayınlanan araştırmaya göre, çok flavonoid tüketen kadınların vücut kütle indeksleri önemli ölçüde düşüyor. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde de flavonoidlerin kalori tüketimini artırdığı, vücuttaki yağ yakışını hızlandırdığı bulundu.

Sirke: Araştırmacılar, sirkenin vücudun yağları parçalamasına yardımcı enzim üreten genleri harekete geçirdiğini söylüyorlar. Sütle ya da sodayla seyreltebileceğiniz yaklaşık bir yemek kaşığı sirkeyi her gün için.

Diyorlar :)